OTİZMDE ERKEN TANI
Otizm spektrum bozukluğunun kesin tanısı için kullanılan belirli bir yöntem günümüzde bulunmamaktadır. Gözleme dayanarak ve aileden alınan bilgilere göre tanı konulmaktadır. Belirtilerin tamamının bir çocukta görülmesi şart değildir. Belirtilerin bazıları zaman içinde kaybolup, bazıları da yine zaman içinde ortaya çıkabilirler. Bu işaretlerden biri ya da birkaçının ortaya çıkması çocuğun çocuk psikiyatristleri ve çocuk nörologları tarafından değerlendirilmesini gerektirmektedir.Otizmli çocuğun öğrenme yeteneğini doğrudan etkilediği erken çocukluk dönemi, özellikle yaşamın ilk beş yılı beyin gelişiminin en hızlı olduğu dönemdir. Bu nedenle özellikle erken çocukluk döneminde beyin ve sinir sisteminin gelişimi için çocuğun düzenli olarak uyarılması gerekmektedir.
Erken tanının tespit edilmesinden sonra en önemli adımlardan biri olan özel eğitimle birlikte otizmli çocuğun ihtiyaçlarına yönelik olarak planlanmış programlarla, çocuğun gelişimsel olarak mümkün olduğunca akranları düzeyine ulaşılması sağlanmaktadır.
Otizm her ne kadar yaşam boyu süren bir durum olsa da ve tam olarak iyileşme bugünkü bilgilere göre mümkün görülmese de, erken çocukluk döneminde yoğun eğitim alan çocukların gösterdiği semptomlarda olumlu yönde belirgin değişikliklerin olduğuna ve %70’e varan düzelmelerin olabileceğine işaret eden umut verici bilimsel araştırmalar bulunmaktadır.
Otizm tanısı genelde 3 yaşından itibaren kesin olarak konmaktadır. Fakat yapılan çalışmalar otizmin 18 aydan itibaren tanınmasını olası kılmaktadır. Otizmin uyarıcı işaretlerinden birinin bile ortaya çıkması çocuğun bu alanda uzman kişilerce değerlendirilmesini gerektirmektedir. Bu belirtiler şunlardır;
İkinci ayda hiçbir dinleme ve göz temasının olmaması
4-5. aylarda anne-babaya neşeli ses ya da gülücükle karşılık vermemek
8-9. aylarda karşılıklı iletişim kuramamakİşaret etmek yerine yetişkinin elini kullanarak göstermek, işaret edilen yere bakmamak,
12. ayda en az iki kelime ile iletişim kuramama, anne-babanın yüz ifadelerini ya da sesini taklit edememek16. ayda problem çözmeye yönelik karmaşık işlemler yapamamakİki yaşında taklit oyunu oynamamak
36-48 ay arasında kim, nerede, niçin sorularına cevap verememekKazanılmış becerilerin kaybedilmesi.
Otizmin Türleri
Çeşitli bilimsel kaynaklar otistik spektrum bozukluğunu çeşitli şekillerde sınıflandırmaktadır. Fakat Amerikan Psikiyatri Birliği’nin 2000 yılında yayımladığı kılavuza göre (DSM-IV-TR), otizm spektrum bozukluğu kapsamında beş ayrı kategori yer almaktadır:
Otizm
Otizm, otistik spektrum bozukluğu kategorisindeki en temel alt grubu oluşturmaktadır. Otizmin üç yaştan önce başladığı kabul edilmektedir. Otizm; sosyal etkileşimde önemli yetersizliklerle, iletişim ve oyunda önemli yetersizliklerle, çeşitli takıntılarla kendini göstermektedir.
Asperger Sendromu
Aspergersendromunda da, sosyal etkileşimde yetersizlik ve çeşitli takıntılar görülmektedir. Ancak, otizmden farklı olarak, dil ve zihin gelişiminde geriliklere rastlanmaz. Aspergersendromu tanısı almış bireylerin sözel işlevleri, örneğin, sözcük dağarcıkları ve dilbilgisi gelişimleri, genelde iyidir. Ancak, görsel-algısal ve görsel-devinsel işlevlerde yetersizdirler. Ayrıca, çoğunda denge ve devinsel eşgüdüm sorunları gözlenmektedir.
Çocukluk Disintegratif Bozukluğu
Bu tanıyı alan çocuklar, yaşamlarının en az ilk iki yılında normal gelişim seyretmektedir. Bozukluğun başlamasıyla, daha önce kazanılmış olan beceriler hızla yitirilip otizm için belirtilen özellikler kendini göstermektedir. Çoğu çocuğun zihinsel becerileri, ileri derecede zihin özürlü düzeyine kadar gerilemektedir. Çocukluk disintegratif bozukluğu tanısı alan çocuklar, birkaç yıl içinde, otizm tanısı alan çocuklarla benzer özellikleri paylaşır hale gelmektedir.
Rett Sendromu
Rettsendromu, en az beş ay normal gelişim gösteren çocuklarda görülür ve yalnızca kızlarda ortaya çıkan genetik bir otistik spektrum bozukluğudur. Sendromun başlamasıyla birlikte, baş büyümesi yavaşlar, el becerileri yitirilir, takıntılı el hareketleri başlar. Zamanla tüm devinsel beceriler geriler.
Atipik Otizm
Eğer bir çocukta otizm tanı ölçütleri tam olarakkarşılanmıyorsa atipik otizm tanısı konur. Otistik belirtiler zamanla kaybolabilir, iyi eğitim ve elverişli şartlarla tamamen normale dönebilir. Mizahı anlama ve oluşturmada, karşı cinsle ilişki başta olmak üzere insan ilişkilerinde hep ciddi sorunlar yaşarlar. Dil sorunu varsa kısa sürelidir, sonuç olarak düzgün gramer ve fonoloji ile konuşurlar. Kendine zarar verici davranışlar görülmez. Öğrenme sorunları olabilir. Dar ve yoğunlaşmış ilgi alanları vardır ancak örneğin mesleğinde bu bir avantaj olabilir. Takıntılar ve ritüeller belirgin olabilir, panik ataklar sık görülebilir.
Frajil-X sendromu
Öğrenme bozukluğu, özel beceri ve açıkları ile karakterize bir neuropsycholgischessendromu.Prosopagnosia (yüz körlüğü): hasta tanıma zorluğu ile karşı karşıyadır. Buna gördüğü bireyleri tanıma zorluğu çeken otistik bireylerde ilave edilebilir.Tourettesendromu görünümü ile karakterize bir nöropsikiyatrik durumdur.Tuberoskleroz ve malformasyonlar ve beyin, deri değişiklikleri tümörleri genellikle iyi huylu tümörler diğer organ sistemleri ile ilişkili sık epileptik nöbetler ve zihinsel engelli tarafından klinik olarak karakterize genetik bir hastalıktır.
Otizmin Yaşam Boyu Seyri
Otistik çocukların yürüme ve oturma becerilerinde gecikmeler olabilmektedir. Ayrıca, tüm otizmli çocukların 1/3’de, 12-24 aylar arası gelişimsel regresyon görülmektedir. Otizmli bebeklerin, yakınlarına yaklaşan kişileri fark etmezler. Bakışları boş ve içe dönüktür.Kucaklanmak istendiklerinde alınmak için kollarını kaldırmazlar. Çocuk çevresindeki seslere, cisimlere, insanlara ilgi göstermez. Bebekteki bu ilgisizlik, anne babalarda çocuklarında zihinsel bir problem olduğu düşüncesini uyandırabilir. Bu belirtilere ek olarak otistik özelikler gösteren bebeklerin, göz önünden kaybolan nesneyi aramadıkları ve isteğini ifade etmek için parmağı ile bir şeyi işaret etmedikleri gözlenmiştir
Okul Öncesi Dönem
Bu dönem çocuğu, değişikliklere aşırı tepkiseldir. Otizm özelikleri bu dönemde daha da belirginleşir. Bu dönemde oyun kurmada, akranları ile işbirliğine girmede yetersizlikler yoğun olarak göze çarpmaktadır. Arabanın tekerleğini çevirerek saatlerce kendilerini oyalayabilirler. Hareketlerin taklit edilmesinde ve ince motor becerileri gerektiren kesme, yazı yazma, bloklarla desen oluşturma becerileri sınırlıdır. Oyuncakları amacına yönelik kullanmazlar.
Okul Dönemi
Otizmli çocuklarda okul döneminde sorunlarla karşılaşılabilmektedir. Özellikle değişime dirençli oldukları için, yeni bir ortamda bulunmak zor gelebilmektedir. Bunun için bu dönemde daha fazla sosyal becerinin kazanılması gerekmektedir .Otizmli çocuklar genel olarak arkadaşlık kurmak isterler; fakat yaklaşımlarındaki beceriksizlik, uygunsuzluk ve diğer kişilerin ilgilerini umursamazlık arkadaşlık geliştirmelerine engel olabilmektedir.
Bunların yanı sıra dikkat edilmesi gereken bir konu ise sosyal becerilerin her zaman yaşla birlikte artmadığı yönündedir. Yapılan pek çok araştırma, yaşla birlikte sosyal becerilerin arttığını gösterse de bazı durumlarda sosyal becerilerde gerileme olabileceği veya gerileme sonrasında tekrar o becerilerin kazanılabileceği de söylenebilir. İletişim ve öz bakım becerileri ise yaşla birlikte artmaktadır. Otizmde oyunlar çok önemlidir. Hem ailenin hem de eğitimcilerin aktif bir biçimde bu çocukların oyuna katılmasını, oyun başlatmasını ve yürütmesini desteklemesi, çocukların gelişimine katkı sağlayacaktır .
Bu süreçte çocuğun tercih ettiği bir oyun varsa ailenin önceliği o oyuna vermesi ve sürdürmesi, bu süreçte oyuna içtenlikle katılması önemlidir. Otizmli çocuklarda, dikkatini bir kişinin dikkatini yönlendirdiği nesne, kişi, olaylara yönlendirme anlamına gelen “ortak dikkat”te azalma ve kısıtlı yüz ifadeleri, akranlarına yönelik ilgisizlik görülebilir. Konuşurken zamirleri karıştırabilirler, kendilerinden “o” diye bahsedebilirler, gecikmiş ya da anında söylenenleri tekrarlamaları (ekolali) olabilir.
Ergenlik Dönemi
Otizmli çocukların büyük bir bölümü bu dönemi büyük problemler geçirmeden atlatırlar. Bazı otizmli ergenlerin gelişimlerinin bu dönemde olumlu yönde etkilendiği görülür. Bazılarında ise, belirtilerin geçici olarak (%30’unda) ağırlaşması ya da kalcı bir kötüleşme (%22’sinde), yani bir geriye dönüş ortaya çıktığı da görülmektedir.
Yetişkinlik Dönemi
Otizmli kişilerin çok az bir kısmı normal yetişkin olabilir. Büyük bir kısmı ise ağır bir biçimde yaşamlarına devam ederler.
Psikopatolojiler
Otizm ile birlikte hasta üzerinde oluşan çeşitli psikopatolojiler şunlardır:
Aleksitimi (duygu körlüğü): Duygu algılama zaafı fazladır.Dikkat: dış uyarılardan kaynaklanan dürtüsellik ve hiperaktiviteDepresyon, Fobik bozukluklar, post-travmatik stres bozuklukları, OKB’ler, yemek yeme bozuklukları, uykusuzluk gibi çeşitli ek sorunlar hastada yaygın olabilir. Burda erken tanı çok önemli kılmaktadır.
Epilepsi, bu durum kendiliğinden defalarca bilinmeyen bir nedenle değil, en az iki nöbet meydana geldiğinde anlaşılır.
Ayırıcı Tanı
Davranışsal belirtileri olan zekâ geriliği ile otizmi ayırmak çok önemlidir. Zekâ geriliği olan çocuklar yetişkinlerle ve zekâ yaşına uygun çocuklarla iletişim kurarlar ve bu süreçte iletişim aracı olarak dili kullanırlar, ancak otizmli çocuklar çevreden soyutlanmış bir tablo sergilerler. Ayrıca zekâ geriliğinin, otizmle birlikte görülmesi de sıkça karşılaşılan bir durumdur.
Landau-Klifner Sendromu, kazanılmış konuşma yetisinin beyinde meydana gelen bir iltihap sebebiyle yeniden gerilemesidir. Hastalık 3-7 yaşları arasında başlar ve çocuğun birkaç gün ve birkaç ay arasında değişen sürelerde konuşma ve konuşmayı anlama yetisinin bozulmasıyla tanımlanır. Bu çocukların sözel olmayan becerilerinde ve adaptif fonksiyonlarında bariz gerilemeler olmaz.
Konjenital Sağırlık veya Ağır İşitme Bozukluğu ile otizm, otizmli çocukların sıklıkla sessiz olması ve konuşulana seçici ilgisizlik göstermeleri nedeniyle karıştırılabilir. Çocukta işitme kaybının olup olmadığını tespit edebilmek için odyogram ve işitme testlerine başvurulmalıdır.
Psikososyal yoksunluk, anneden ayrı kalmak, uzun süre hastanede yatmak gibi sebeplerden fiziksel ve duygusal çevrede ciddi yoksunluklar olan durumlara işaret eder. Bu durumlar, çocukların çevrelerine kayıtsızlaşmalarına ve yabancılaşmasına sebep olabilir ve bu çocuklarda dil ve motor becerilerde gecikmeler olabilir. Ancak otizmden farklı olarak, uygun ortamlar sağlandığında bu çocuklarda belirtiler kolayca iyileşebilmektedir.
Çocukluk Şizofrenisinde görülen duygusal iletişim yoksunluğu, ani ve şiddetli ruh hâli değişimleri, tekdüze konuşma şekli, yeni kelimelerin türetilmesi ve ilgi alanlarının daralması, otizmde de karşımıza çıkmaktadır. Erken yaşlardaki otizm ile bu sendromu birbirinden ayırmak zor olabilmektedir. Çocukluk şizofrenisi, ancak daha sonraki dönemlerde görülmeye başlanan gerçek dışı hayâller ve halüsinasyonlarla birlikte teşhis edilmektedir. İyi bir gelişimsel öykü ve belirtilerin başlama öyküsü ayırıcı tanıda yardımcı olmaktadır. Nadiren bu iki durum birlikte görülmektedir.