Öğrenme zorluklarının geniş bir yelpazesi olmakla birlikte birçok çocuk (4 ve 6 arası) bunu yaşamaktadır. Bunlar zeka eksikliğine bağlı olarak veya istenmeyen sosyo ekonomik koşullar veya psiko etkin problemden kaynaklı değildir.Bu zorlukların nörobiyolojik kökeni olup Beynin belli alanlarının prenatal periyod süresince düzgün gelişmemesinden kaynaklanır.Bu zorluklar disleksi (okumayla alakalı) disortografi (seslerin yazılı harflerle bağlantısını kurma) ve Dispkasi (öğrenilmiş mimiklerin kullanımı ve koordinasyonu) içerir.Ayrıca bu zorlukların arasında disfazi (konuşulan dil için) ve diskalkuli (matematik fonksiyonları ve rakamlara ilişkin) vardır. 

TOMATİS Metodu seslerin deşifre edilmesi ve çözümlenmesinde ve ayrıca motor, denge ve koordinasyonda yer alan nöral devrelerin plastizitesi üzerinden faaliyet gösterir. TOMATİS Metodu tıpkı bunun gibi, öğrenme zorluklarını ve dil bozuklukları ile başa çıkmaları ve yönetebilmeleri için telafi edici stratejiler geliştirmede çocuklara yardımcı olabilir. 

TOMATİS Metodu bu problemleri olduğu gibi ortadan kaldırmaz ancak en azından bunları daha iyi yönetebilmek ve bu sayede etkin bir biçimde üstesinden gelebilmek için kişiye yardımcı olur. 

DİSLEKSİ

    Tüm bilim camiası tarafından benimsenmiş ortak tanıma göre, disleksi, genetik kaynaklı nörobiyolojik dil bozukluğudur ve normal zeka seviyesi ve normal işitsel ve görsel algıya, iyi bir sosyal iletişime ve psiko-duygusal bozuklukların görülmemesine rağmen okumayı ve yazmayı öğrenmeye varan çeşitli zeka kusurlarıyla kendini gösterir. Nüfusun %5-10’unda gözlemlenmektedir.

   Tomatis’e göre, disleksi basit bir okuma bozukluğu olarak özetlenmemelidir. Disleksi, aynı klinik entitiye ait olan klinik işaretlerin bütünü olan bir sendromdur. Aslında, dislektik çocukların aynı zamanda sık sık oral dil bozuklukları ve disortografi belirtileri, değişken seviyelerde motor bozuklukları, denge ve koordinasyon bozuklukları, dispraksi, disgrafi, aynı zamanda kendilerini temporal açıdan organize etme sorunu belirtileri gösterdikleri bilinmektedir.Üstelik, hesap yapma ve aritmetik değerleme rahatsızlıkları da gözlemlenebilmektedir.

    Disleksi kendini, bütün bir seans gerektiren bir sensör-motor bozukluğu olarak da gösterebilmektedir. Bu özel yaklaşım, doğrudan Tomatis’in kulağın çalışmasıyla ilgili belirli konseptiyle doğrudan ilişkili olmalıdır. Bu kulağın çalışması, vestibül ve koklea arasında var olan ilişkiye yakın olduğu göz önüne alındığında aynı zamanda sensörel ve motor organı olarak düşünülmektedir.

      Respektif deregülasyonuna ve ayrıca bu iki kulağın ne derece armonik olarak etkileşime girdiğine bağlı olarak disleksi kendilerini bazen açıkça bazen gizlice gösteren motor hastalıklarla birlikte farklı yönlerde görülebilir.

     Tomatis sisteminin kurucu prensiplerinden birini teşkil eden kulak ve ses arasında var olan ilişkinin önemli bir sonucu olarak, disleksinin karar verici faktörü, normal okuma edincinin kazanılmasında vazgeçilmez olan fonetik farkındalığın eksikliği ve kısa vadeli sözel hafıza bozukluğuna yol açan dildeki seslerin farkındalığının eksikliğidir.

     Sonuç olarak tam netlik ve kesinlikte üretilemeyen dil içi seslerini göz önüne alırsak, mafsal farkındalığın eksikliğinin kökü dinlemedeki bozukluktur (duymadaki bozukluk değildir).    Bu şekilde, disleksi seansında, Tomatis metodu aynı zamanda yazılı dilin ekspresif tarafı ve reseptif tarafı da hesaba katmaktadır.

  DİSORTOGRAFİ

   Disortografi, dislektik sendromun bir parçası olan yazılı dil bozukluğudur.   Yazılı dilin üretiminde kafa karışıklıkları, harflerin ve hecelerin karıştırılması veya atlanması, çekim hataları ve rastgele kelime hataları gibi önemli yazım hataları şeklinde kendini göstermektedir. Bu hatalar çocukların okumayı ve yazmayı öğrenme süreçlerinde alışkanlık halindedir. Dislektik/disortogtafik çocuklardaysa bu hatalar anormal bir sıklıkta gözlemlenmektedir.   Tomatis’e göre, kelimenin doğru ortografisine erişim ancak kelimelerin yazılı formunun otomasyon eksikliği (Tomatis burada ‘entegrasyon’ kelimesini kullanmaktadır) ile anlaşılabilmektedir. Bu otomasyon eksikliği aynı zamanda, konuşma sesini analiz eden (seslerin fonemenin içine kategorize edildiği proses) ve motor ve bilişsel öğrenme proseslerinin otomatik prosedürlerinin kurulumu için ana yapı olan beyinciği içeren ve koklea ile vestibülü bağlayan devrelerin disfonksiyonundaki eksikliklerden kaynaklanmaktadır.   Bu bozukluğun en iyi örneği öğretmeni ve ailesi tarafından defalarca düzeltilmesine rağmen çocuğun sürekli aynı heceleme hatalarını tekrarlamasıdır.

  DİSPRAKSİ

    Dispraksi öğrenilmiş hareketlerin organizasyon ve otomasyonunun patolojisidir: ayakkabı bağcığını bağlamak, çatal bıçakla yemek yemek, bisiklet sürmek, doğru yazı yazmak vb…

   Dispraktik çocuk, dokunduğu her şeyi deviren veya kıran, yavaş ve sakar bir çocuktur; bu çocuk giyinmek için yardıma ihtiyaç duyar, yazı yazmakta oldukça büyük zorluk çeker, temiz bir şekilde yemek yiyemez ve organize olmakta büyük zorluk çeker.

    Bu çocuk günlük rutin hareketleri yapmakta zorluk çeker ve kendisini günlük, banal jestlerle karşılaştığında huzursuz hisseder. Bu aksiyonları yapmak öyle ya da böyle onun dikkati için güçlü hareket gerektirmektedir ve bu durum çocuğu fazlasıyla yoracaktır. Ancak, çocuğun zekası, sözel hafızası ve iletişim yetisi hiç etkilenmemiştir.

  Dispraksi kendini birçok formda gösterebilir ve aşağıdaki konularda zorluk çekilmesine sebep olabilir:

 -Tak-çıkar etkinlikleri (Lego, yapboz, vb)

-Nesne ve araçların kullanımı ve yerleştirilmesi (tornavida kullanımı)

– Sembolik jestlerin veya nesne kullanımını taklit eden mimikler (piyano çalar gibi yapmak, ayrılırken el sallamak, vb)

– Fonasyon ve yüzün kullanımını gerektiren eylemler (ıslık çalmak, yüz şeklini değiştirmek, vb) 

   En sık görülen ve her zaman mevcut olan bozukluk disgrafidir: yazı yazma eyleminin gerçekleştirilmesi (kaligrafi) ciddi bir şekilde etkilenmekte ve sıklıkla yazısı okunamamakta veya en azından anlaşılması güç olmaktadır. Buna ek olarak, çoğu zaman, dispraksi görsel-mekansal bir bozukluk olarak karşımıza çıkar: jest sakarlıkları bakışı organize etme zorluğu ve alanı yapılandırma bozukluğuyla ilişkilendirilmektedir.

 Çocuk, hata yapmadan nesneleri sayamamakta, okurken kelimeleri atlayarak okumakta, birbiriyle ilişkili şemaların veya geometrik figürlerin çeşitli elemanlarını yerleştirmekte, sağını ve solunu ayırt etmekte zorlanmaktadırlar. Mantıksal sebeplendirme korunurken, bu mekânsal organizasyon ve bakış bozuklukları diskalkulinin kökenini oluşturmaktadır.

 Tomatis metodu, psikomotritisist veya uzman bir seansı çalışmalarıyla ilişkilendirilmek suretiyle, beyincikle ilişki içerisinde vestibüler bir müdahale yapan devrelerin aktive edilmesinden muzdarip dispraksik çocuğun semptomlarını önemli ölçüde geliştirebilmektedir.

  DİSKALKULİ 

   Diskalkuli, ne zihinsel ne de sensörel bir bozukluk olmamasına karşın çocuğun okul performansını ciddi ölçüde etkileyen matematiksel bir bozukluktur. Bu bozukluk, belirli bir öğrenme bozukluğudur ve aynen disleksi gibi çeşitli derecelerde görülebilmektedir. 

Dispraksi görülen çocuklarda diskalkuli de görülmektedir.Tomatis metodu sayılar ve şekilleri ve sayıların adlandırılması arasındaki ilişkiler üzerinde çalışarak kısa vadeli sözel hafıza, yanallık ve motor yetenekleri üzerinde keskin aksiyonlar aracılığıyla bu bozukluğa karşı tepki verme yollarını içermektedir.

 DİSFAZİ

    Disfazi, oral dil gelişimi bozukluğudur. Zihinsel veya sensörel bir eksiklikten, kötü sosyo-ekonomik çevre veya önemli psiko-duygusal bozukluktan kaynaklanmamakla birlikte bu faktörler bozukluğun şiddetini önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Disfazi, bir çocuktan diğerine çok farklı biçimlerde görülebilmektedir. Öncelikli olarak dilin ekspresif tarafını veya ekspresif veya reseptif tarafını aynı anda etkileyebilmektedir.

    Hiçbir şekilde, çocuğun konuşmasının kendi yaşından daha küçük bir çocuğunkine benzediği normal dil gelişimindeki engellerin görüldüğü basit bir dil gerilemesi olarak görülmemelidir.

   Tomatis metodu, ortofonik yeniden eğitimi kullanarak, belirli disfazi türlerinde oldukça pozitif sonuçlar elde edebilmektedir. Özellikle ekspresif türde, yani sözde normal anlama ve iyi sözel akıcılık varken cümlelerde seslerin dolanımında ciddi zorluklar yaşandığı türde, çocuğun konuşmasının ailesi için zorla anlaşılabilir olduğu durumla bu sonuçlar elde edilmektedir. Bu bozukluk türü sıklıkla seçilim hatalar veya hecede ya da kelimede fonemelerin konumlandırılmasında hataların olduğu anlamına gelmektedir (örn. ‘havlamak’ yerine ‘halvamak’; ‘tuvalet’ yerine ‘tulavet’ vb).

   Çoğunlukla, yeniden alınan eğitimin ardından oral dilde, çocuk dislektik olacak yani seans prosedürünün çeşitli ek seanslarla dinleme eğitimine devam etmesi gerekecektir.   

ÖNEMLİ NOT …  TOMATIS ®Metodu, bir Eğitim Programı şeklinde yapılandırılmıştır ve tıbbi tedavi veya tanı aracı olarak ele alınmamaktadır. Bu internet sitesinde yer alan içerik, yalnızca bilgilendirme amaçlı olup, tıbbi tavsiye şeklinde veya tıbbi tavsiye yerine kullanılmamalıdır.