TOMATİS Yönteminin çığır açan uygulama alanlarından bir tanesi de müzikalitenin ve konuşmanın veya şarkı söyleme sesinin gelişimine ilişkindir. Etki bazında, algı ve eylemi birbirine bağlayan serebral mekanizmalar üzerinde doğrudan hareket eden TOMATİS Yönteminin temel prensibi, ses mesajının alınmasından ve çözümlenmesinden sorumlu mekanizmaların her türlü modifikasyonunun, söz konusu mesajın tekrar üretilmesi, konuşulması, şarkı biçiminde seslendirilmesi veya bir müzik enstrümanı sayesinde iletilmesi üzerinde sonuçları olacağıdır.
Dahası, iyi kalitedeki vokalizasyon dışarıdan gelen sesli bir mesajın sadece iyi ayarlanmış bir tınıda dinlenmesini gerektirmez, bunun yanında ve her şeyin üstünde tınısı iyi ayarlanmış öz dinlemeyi de gerektirir ki öz dinleme kişinin kendi sesini bir ses kaynağı olarak iyi kuvvetlendirilmiş bir şekilde kullanma kapasitesi ve buna bağlı olarak analiz edilmesi ve yoğunluk ve kalite bakımından düzgün bir şekilde kontrol edilmesi anlamına gelir. Bu öz dinleme eylemi yalnızca algılanan ses vibrasyonu kemikten ses iletimi yoluyla doğru bir şekilde düzenlendiğinde meydana gelir. Bu vücudun tamamındaki kemikler, özellikle de kafatası kemikleri yoluyla ses iletim yoludur.
ŞARKI SÖYLEME SESİ VE KONUŞMA SESİNİN GELİŞTİRİLMESİ
Konuşma ve şarkı söyleme seslerinin geliştirilmesi, Tomatis metodunun uygulanmasının tarihsel alanı olarak düşünülebilir. Doktor Tomatis, mesleki bir ilaç üzerinde uygulama yaparken, şimdi kendisinin adını taşıyan ve fonasyon ve duyma arasındaki bağlantıyla ilgili bir takım keşifler yapmıştır. Bu fonksiyonların düzeltilebilirliğinin mümkün olduğunu göstermiştir. Tomatis’in temel keşiflerinden ilki, ‘Birinci Tomatis Yasası’ olarak adlandırılmıştır ve sesin sadece kulağın duyduğu şeyi içerdiğini göstermektedir. Başka bir deyişle, ‘boğaz sadece kulağın duyabildiği armonileri emit etmektedir’.
Tomatis’e göre, kaliteli bir vokal emisyon, yalnızca dışarıdan gelen akustik mesajın iyi bir şekilde dinlenmesini değil, aynı zamanda ve özellikle de iyi bir kendi kendini dinlemeyle mümkün olmaktadır. Yani, kişinin kendi sesini kullanma kabiliyeti, sesinin kaynağının tamlık, yoğunluk ve kalite anlamında analiz edilip kontrol edilmesinden geçmektedir.
Söz konusu kendi kendini dinleme eylemi ancak ve ancak algılanan ses titreşiminin kemik iletimi ile doğru bir şekilde regüle edilmesi, sesin vücuttaki tüm kemiklerden, özellikle kafatasından, geçirilmesiyle mümkün olmaktadır.
Bu kemik regülasyonu, orta kulakta bulunan ve iç kulağa iletilen tüm titreşimlerin kontrol edilip algılanmasıyla görevli iki kasın armonik işlevine bağlıdır.
Elektronik kulak altında işitsel vokal eğitimin amacı, tam olarak kendi kendinin kalite kontrolünü yapabilecek bir mekanizmanın uygulanabilmesidir.
Bu şekilde, ele alınan vokal probleme bağlı olarak, bu prosedürün uygulanması aşağıdakilere odaklanabilir:
• Şarkı söyleme istediğin azalması veya olmaması
• Sesi zorlamadan veya bastırma ihtiyacı hissetmeden konuşma veya şarkı söyleme yetisinin olmaması
• Sözlü akışkanlık olmaması
• Tamlık ve kesinlik olmaması
• Çok donuk, çok yüksek tizlikte veya çok nazal ses oluşumuna sebep olan tını dengesizliği veya tınının olmaması
• Modülasyon veya entonasyon yokluğu sebebiyle sesin ekspresivitenin olmaması
• Çok kısık veya çok yüksek ses oluşumuyla sonuçlanan yoğunluk kontrolünün olmaması
MÜZİKSEL DİNLEMENİN GELİŞTİRİLMESİ
Tomatis için, iyi bir müziksel dinlemeye sahip olmak, çok katı bir şekilde tanımadığı müzik kulağının işlevsel kriterlerine mümkün olduğunca yakın bir şekilde eşleşen bir kulağa sahip olmak anlamına gelmektedir.
Yani, kulağın müzikal olarak sınıflandırılabilmesi için:
• 2000 ve 5000 Hz arasındaki yüksek tonlu frekansların analizini yaparken bir yandan sürekli ve devamlı 2000 Hz’den daha düşük ve 5000 Hz’den daha yüksek frekansları da atenüe edebilmelidir. Bu atenüasyon, hem hava iletimi hem de kemik iletimi içerisinde gerçekleşmelidir.
• İşitsel seçilimde maksimum açılım göstermelidir. İşitsel seçilim, birbiriyle ilişkili ses yüksekliklerini ayırt etmenin yanı sıra bu yükseklikteki varyasyonların yönergesini de ayırt etme yeteneğidir.
• Tam ve keskin bir işitsel mekânsallığa sahip olmalıdır. Mekânsallık, hem hava iletimi hem de kemik iletimi içerisinde boşluktaki sesleri yerelleştirme yeteneğidir.
• Son olarak, sağ kulak, yönetici kulak konumunda olmalıdır. Yani ses bilgisini algılama konusunda sağ kulak, sol kulaktan oldukça belirsiz ancak temelde kesin bir zamansal avantaja sahip olmalıdır.
Aslında, şarkıcı ve müzisyenlerle yaptığı ilk çalışmalarda Tomatis, müzikal seslerin analizi ve enstrüman kontrolünde (kişinin konuşma sesi de dâhil olmak üzere) sağ kulağın üstünlüğünü kanıtlamıştır. Sonraki çalışmalarda sağ kulağın bu baskınlığı defalarca doğrulanmıştır.
Dinleme testleri sayesinde değerlendirilen mevcut frekanssal düzensizlik/düzensizlikler bölgelerine bağlı olarak ve yukarıda tanımlanan müzikal dinleme kriterlerini hesaba katarak, eğitimsel prosedür şunları içermelidir:
• Müzikal duyarlılığın geliştirilmesi; yani, müzik dinleme veya enstrüman çalma arzusunun artırılması
• Hem analiz hem de enstrümantal performans içerisinde tamlık ve kesinlik geliştirilmesi
• Müzikal bir çalışmanın güzelliğinin anlaşılması veya enstrümantal anlamda çalışmaları yorumlama kalitesinin geliştirilmesi sağlar.
ÖNEMLİ NOT … TOMATIS ®Metodu, bir Eğitim Programı şeklinde yapılandırılmıştır ve tıbbi tedavi veya tanı aracı olarak ele alınmamaktadır. Bu internet sitesinde yer alan içerik, yalnızca bilgilendirme amaçlı olup, tıbbi tavsiye şeklinde veya tıbbi tavsiye yerine kullanılmamalıdır.